Önceki yazılarımızda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nin ne olduğunu, bu listeye nasıl girildiğini ve listeye girişteki kriterlerin ne olduğunu anlatmıştık. Bugün ise Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası macerasından ve bu listedeki varlıkların bahsedeceğiz.
Türkiye, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ni oluşturan “UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme”ye 14.04.1982 tarih ve 2658 sayılı Kanunla taraf olmayı kararlaştırmıştı. Bakanlar Kurulu, kanunu 23.05.1982 tarih 8/4788 sayılı kararı ile onayladı ve söz konusu Kanun, 14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Fakat gerekli belgelerin verilmesi süreci ile sözleşmeye taraf olma kısa süreliğine uzadı, nihayetinde Türkiye 16.03.1983 tarihinde gerekli belgelerin tamamen verilmesi ile sözleşmeye resmen taraf olmuştur. Bugün itibariyle Türkiye’nin adı geçen listedeki varlıklarının sayısı 19. Listeye Türkiye’den varlıklar ilk kez 1985 yılında girdi. Bu varlıklar; Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya ile İstanbul’un Tarihi Alanları’dır. Bugün itibari ile listeye giren son varlığımız ise Arslantepe Höyüğü’dür.
Şimdi gelin ülkemizdeki bu 19 varlığı tek tek inceleyelim!
Bugün Sivas’ta bulunan bu yapılar, Mengücekliler tarafından yapılmış. İçerisinde; külliye, camii, hastane ve türbe bulunuyor. Cami, Ahmed Şah; darüşşifa ise eşi tarafından yaptırılmıştır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ilk yapımızdır. Eşsiz klasik İslam mimarisini büsbütün yansıtan bu şaheserin listeye giren ilk yapımız olması elbette şaşırtıcı değil!
Söz konusu varlık, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Sahip olduğu değerli tarihi, pek güzel yapılar armağan etmiştir bugünün İstanbul’una. Pek çok medeniyetten, dinden yapılar barındıran bu kent, elbette listede olmayı en çok hak eden şehirlerimizden biri.
Her tarafı tarih kokan İstanbul listeye söz konusu adla dört bölge olarak dahil edilmiştir. Bu bölgeler şunlardır: Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı, Süleymaniye Koruma Alanı, Zeyrek Koruma Alanı ve İstanbul Kara Surları Koruma Alanı.
İstanbul’un Tarihi Alanları, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Nevşehir’de bulunan bu varlıklar; özellikle Peribacaları ile ünlü. Kapadokya bölgesinde milyonlarca yıl önce yaşanan volkanik patlamaların oluşturduğu tüf tabakası akarsu, göl ve rüzgarın gücüyle bugün bizim peribacaları dediğimiz yapılara dönüşmüş.
UNESCO’nun listesine 1985 yılında giren ve bir yıl sonra da Milli Park statüsüne kavuşan bu miras; 7 bölge halinde listeye girmiş: Soğanlı Arkeolojik Alanı, Göreme Milli Parkı, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kaymaklı Yeraltı Şehri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Thedoro Kilisesi, Karain Güvercinlikleri.
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, listeye içinde bulundurduğu kültürel ve doğal yapılar sayesinde “karma varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Çorum’da bulunan bu şehir, Charles Texier tarafından keşfedilmiştir Kentin Hattitler tarafından kurulduğu düşünülüyor. Kentin, en önemli dönemini ise Hititlerin eline geçince Hattuşa adıyla imparatorluğa başkentlik yaptığı dönemde yaşadığı biliniyor.
Hattuşa, listeye “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Bugün Hititlerden özellikle IV. Tudhaliya’dan kalma yapıları ayakta kalmış bu şehre gitmek için Çorum’a direkt otobüs ile gidebilirsiniz. Bunun yanında çevre illere uçakla gidip oradan otobüsle de bölgeye ulaşabilirsiniz.
Büyük Kısmı Adıyaman Kahta’da bulunan bu dağın yüksekliği 2150 metredir. Dağın yamaçlarındaki anıtsal heykeller, Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrı ve atalarına adadığı müthiş yapılardır. Bölge ayrıca 1988 yılında Milli Park ilan edilmiştir.
Nemrut Dağı, listeye “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Bu ilginç yapıları görmek için en kısa sürede Adıyaman’a otobüs veya uçak seferlerimizle gidebilirsiniz.
Türkiye’den listeye “karma varlık” olarak giren iki varlıktan biri Hieropolis ve Pammukkale travertenleri. Denizli’de bulunan bu varlıklardan Pamukkale travertenleri, gerçekten dünyada görülmesi gereken en müthiş alanlardan biri. Bolca kalsiyum ve karbonhidrat içeren suyun hava ile temas edip oksijen sayesinde karbondioksit ve karbonmonoksitin uçması, kalsiyum karbonatın çökmesi sonucunda ortaya çıkan bu yapılar, küçük şelaleleri andırıyor. Adı geçen yapılar yalnızca bugünlerde değil tarihte bu yöreyi elinde bulunduran birçok millet tarafından hayretle izlenmiştir.
Aynı bölgede yer alan Hieropolis antik kenti Hristiyanlar için kutsal kabul edilen mekanlardan biri. Kentte birçok tarihi dini mekan bulunuyor. Bergama Krallığı döneminde kurulduğu düşünülen bu pek değerli kent, travertenleri ziyaret ederken kesinlikle gitmeniz gereken bir mekan.
Hieropolis-Pamukkale, belirtildiği üzere listeye “karma varlık” olarak girmiştir.
Siz de hem kültürel hem de doğal bir mucize olan bu mekanı görmek için en kısa sürede Denizli’ye otobüs ve uçak seferlerimizle gidebilirsiniz.
İsa’dan önce 3000’li yıllara kadar tarihinin olduğu düşünülen Xanthos antik kenti Likya’nın en önemli kentiydi. Bugün Muğla-Antalya sınırına yakın bir yerde bulunan kent, bir dönem Doğu milletlerinden Perslerin egemenliğindeyken büyük yangın yaşamış. Bu yangında kentte neredeyse taş üstüne taş kalmamış. Böylesi bir felakete rağmen kent yeninden inşa edilerek Likya’daki önemli görevini tekrar üstlenmiş.
Letoon, arkeolojik araştırmalar ve kalıntılar incelendiğinde görülüyor ki bir dönemin özellikle dini açıdan pek önemli bir kentiymiş. İsa’dan önceki dönemde 700’lü yıllarda ilk yerleşmelerin gerçekleştiği düşünülen bu kent de Xanthos kadar olmasa da Likya’nın çok önemli bir kentiydi.
Xanthos ve Letoon antik kentleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Siz de bu iki antik kente yakın bölgelerdeki otogarlar ve havalimanlarından ulaşım sağlayabilirsiniz! Antalya ve Muğla’ya uçak ve otobüs seferlerimiz bulunmaktadır.
Bugün Karabük ilinin bir ilçesi olan Safranbolu, geleneksel müthiş mimarisi ile tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Bu güzel ilçe genel anlamda eski Osmanlı dönemi tarzındaki evleri ile ünlüdür. Kent, Orta-Doğu-Batı Anadolu bölgelerin ortasında yer alıyor. Bu da elbette, tarihte kentin pek değer görmüş olması sonucunu doğuruyor. Safranbolu gerçekten çok eski dönemlerden beri yerleşme alanıdır. Kentin tarihi, İsa’dan önce 3000’li yıllara kadar gider. Ana Sayfaros’un yazdığı İlyada destanında “Paflagonya” denilen bölge, bugünkü Safranbolu’nun bulunduğu yerdir.
Her tarafa dökülen çimentodan dolayı yok olan yeşillik, korkunç yükseklikteki gökdelenlerden dolayı görülemeyen gökyüzü… Gerçekten bugünün sözde modern mimarisi Türkiye’de özellikle değerli kentlerdeki eski Türk mimari yapısını yok etmiş bulunuyor. İşte böylesi bir ortamda Safranbolu, eski kent mimarimizi yansıtması açısından herkesin ziyaret etmesi gereken bir şehir.
Safranbolu, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Siz de Safranbolu’ya otobüs ve uçak seferlerimiz ile gidebilirsiniz.
Bugün Çanakkale sınırları içerisinde yer alan Truva arkeolojik alanı, Ana Sayfaros’un çok değerli İlyada destanında geçen “Truva Savaşı”nın yapıldığı bölgedir. Yaşantının İsa’dan önce 3000 yılına kadar olduğu düşünülen bugünün arkeolojik bölgesi, bir dönemin çok büyük kenti olan Truva, Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilmiştir. İşte bu keşif, bölgenin yaşadığı en kötü olaylardan birine neden olmuştur. Öyle ki keşiften sonra bölgedeki birçok eser yurtdışına kaçırılmıştır.
Truva arkeolojik alanı, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Truva bölgesini ziyaret etmek için Çanakkale ve çevre illere otobüs ile uçak seferlerimiz…
Osmanlı İmparatorluğu zamanında II. Selim döneminde Türk tarihinin en önemli mimarlarından biri olan Mimar Sinan tarafından yapılan bu camii; Mimar Sinan’ın yaşamının son eserlerinden biridir. Mimar Sinan’ın söz konusu eser hakkında “ustalık eserim” der. Kendi döneminin müthiş yapıtlarından olan bu şaheser, bugün bile hayranlıkla seyrediliyor.
Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Bugün Konya ili sınırlarında bulunan Çatalhöyük, ilk yerleşmelerin bundan 9000 yıl önce Neolitik Çağ’da gerçekleştiği bir yerdir. Yapılan arkeolojik araştırmalar ortaya çıkarıyor ki Çatalhöyük, özellikle şehirleşme anlamında dünya tarihinde çok önemlidir. İlk şehirleşme ve ev mimarilerinin ortaya çıktığı alanlardan olan Çatalhöyük, insanlık ve birlikte yaşamanın tarihi açıdan incelenmesi adına kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir mekan.
Çatalhöyük listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Bursa, Osmanlı tarihi boyunca önemli bir kent olmuştur. Kente özellikle Osmanlı’nın başkenti olduğu dönemde oldukça fazla önem verilmiştir. UNESCO’nun listesine “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu” olarak giren bu bölge belirli alt alanlardan oluşur. Bunlar şunlardır: Hanlar Bölgesi, Belirli Külliyeler ve Cumalıkızık köyü.
Bursa ve Cumalıkız: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Bugün İzmir ili sınırları içerisinde yer alan bu bölge, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait katmanları içerisinde barındırıyor. Görüldüğü üzere birçok devlete ev sahipliği yapmış bu bölge, bu devletlerden izler taşıyor. Söz konusu bölge, bu dönemlerin birçoğunda çok değerliydi ancak Bergama Krallığının merkezi konumunda olduğu dönem onun için birçok açıdan daha önemlidir. Bugün içerisinde barındırdığı yapı ve kalıntılar ile Bergama ziyaretçilerini eşsiz bir tarih gezisine çıkarıyor.
Adı geçen alan, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Onlarca uygarlık ve devleti kören Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri, bugün tüm orijinallikleri ile ayaktalar! Binlerce yıllık tarihi ile kale, özellikle belirli doğal afet ve beşeri olaylarla zarar görse de restorasyonlarla korunuyor. Hevsel bahçeleri ise, bölgede birçok canlının ihtiyaçlarına cevap veren, insanların tarih boyunca gezip dinlendiği bir alan.
Bu bölge, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
İzmir’in Selçuk ilçesi sınırlarında bulunan Efes antik kentinde ilk yerleşmeler, İsa’dan önce 9000 ila 6000 yılları arasında başlamıştır. Zamanında bir liman kenti olan Efes limanının Küçük Menderes’in alüvyonları tarafından doldurulmasıyla belirli miktarda karanın içinde kalmıştır. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu alan, Artemis Tapınağı, Celsus Kütüphanesi gibi birçok değerli yapıyı içerisinde barındırıyor.
Efes, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Bugün Kars merkeze 40-45 km uzaklıkta Ermenistan sınırında bulunan Ani, MÖ 1200-1000 yıllarında ilk ciddi yerleşmelerin gerçekleştiği bir kent. Birçok devlete ev sahipliği yapan Ani’nin tarihteki belki de en önemli özelliği, İpek Yolu’nun Anadolu’ya açılan kapısı konumunda olmasıydı. Bugün harabe şeklinde kimi değerli yapıları barındıran bu mekan kesinlikle ziyaret edilmeli!
Ani Arkeoloji Alanı, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Aydın’ın Karacasu ilçesi sınırları içerisinde bulunan bu antik kent, MÖ beşinci yüzyılda kurulmuş. Kentin eski dönemde özellikle mermercilik alanında çok geliştiği, söz konusu dönemde yapılan mimariden anlaşılmaktadır. Antik kent bugün Afrodit Tapınağı, Hadrian Hamamı gibi çok değerli yapıları ile ziyaretçilerini bekliyor.
Afrodisias, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Tarihte bilinen ilk yapı olarak kayıtlara geçen Göbeklitepe, kazılarda ortaya çıkan yapılarla insanlık tarihine ışık tutuyor. Yapılan araştırmalar Göbeklitepe’nin 12.000 yıllık bir tarihinin olduğu düşünülüyor. Göbeklitepe’den insanlık tarihine ilişkin birçok veri elde edildi. Bunlardan en önemlileri de insanlığın inanç meselesi ile ilgiliydi. Özellikle adı geçen bölgede bulunan anıt, inanç tarihinin ne denli uzun olduğunun da açık kanıtıdır.
Şanlıurfa sınırları içerisinde bulunan bu tarihi mekanın kimi eserleri; Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.
Mekan, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne Türkiye’den giren son miras, bugün Malatya il sınırları içerisinde yer alan Arslantepe Höyüğü’dür. İlk yerleşmelerin İsa’dan önce 5000 yılında gerçekleştiği bu mekan, zamanında bölgesinin önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Bugün insanlık tarihinin anlamlandırılması için diğer pek çok yerlerim alanı gibi önemli olan bu mekanı kesinlikle ziyaret etmelisiniz!
Arslantepe Höyüğü, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Okumaya devam et...
Türkiye, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ni oluşturan “UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme”ye 14.04.1982 tarih ve 2658 sayılı Kanunla taraf olmayı kararlaştırmıştı. Bakanlar Kurulu, kanunu 23.05.1982 tarih 8/4788 sayılı kararı ile onayladı ve söz konusu Kanun, 14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Fakat gerekli belgelerin verilmesi süreci ile sözleşmeye taraf olma kısa süreliğine uzadı, nihayetinde Türkiye 16.03.1983 tarihinde gerekli belgelerin tamamen verilmesi ile sözleşmeye resmen taraf olmuştur. Bugün itibariyle Türkiye’nin adı geçen listedeki varlıklarının sayısı 19. Listeye Türkiye’den varlıklar ilk kez 1985 yılında girdi. Bu varlıklar; Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya ile İstanbul’un Tarihi Alanları’dır. Bugün itibari ile listeye giren son varlığımız ise Arslantepe Höyüğü’dür.
Şimdi gelin ülkemizdeki bu 19 varlığı tek tek inceleyelim!
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası – 1985
Bugün Sivas’ta bulunan bu yapılar, Mengücekliler tarafından yapılmış. İçerisinde; külliye, camii, hastane ve türbe bulunuyor. Cami, Ahmed Şah; darüşşifa ise eşi tarafından yaptırılmıştır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ilk yapımızdır. Eşsiz klasik İslam mimarisini büsbütün yansıtan bu şaheserin listeye giren ilk yapımız olması elbette şaşırtıcı değil!
Söz konusu varlık, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
İstanbul’un Tarihi Alanları – 1985
Sahip olduğu değerli tarihi, pek güzel yapılar armağan etmiştir bugünün İstanbul’una. Pek çok medeniyetten, dinden yapılar barındıran bu kent, elbette listede olmayı en çok hak eden şehirlerimizden biri.
Her tarafı tarih kokan İstanbul listeye söz konusu adla dört bölge olarak dahil edilmiştir. Bu bölgeler şunlardır: Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı, Süleymaniye Koruma Alanı, Zeyrek Koruma Alanı ve İstanbul Kara Surları Koruma Alanı.
İstanbul’un Tarihi Alanları, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya – 1985
Nevşehir’de bulunan bu varlıklar; özellikle Peribacaları ile ünlü. Kapadokya bölgesinde milyonlarca yıl önce yaşanan volkanik patlamaların oluşturduğu tüf tabakası akarsu, göl ve rüzgarın gücüyle bugün bizim peribacaları dediğimiz yapılara dönüşmüş.
UNESCO’nun listesine 1985 yılında giren ve bir yıl sonra da Milli Park statüsüne kavuşan bu miras; 7 bölge halinde listeye girmiş: Soğanlı Arkeolojik Alanı, Göreme Milli Parkı, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kaymaklı Yeraltı Şehri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Thedoro Kilisesi, Karain Güvercinlikleri.
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, listeye içinde bulundurduğu kültürel ve doğal yapılar sayesinde “karma varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Hattuşa – 1986
Çorum’da bulunan bu şehir, Charles Texier tarafından keşfedilmiştir Kentin Hattitler tarafından kurulduğu düşünülüyor. Kentin, en önemli dönemini ise Hititlerin eline geçince Hattuşa adıyla imparatorluğa başkentlik yaptığı dönemde yaşadığı biliniyor.
Hattuşa, listeye “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Bugün Hititlerden özellikle IV. Tudhaliya’dan kalma yapıları ayakta kalmış bu şehre gitmek için Çorum’a direkt otobüs ile gidebilirsiniz. Bunun yanında çevre illere uçakla gidip oradan otobüsle de bölgeye ulaşabilirsiniz.
Nemrut Dağı – 1987
Büyük Kısmı Adıyaman Kahta’da bulunan bu dağın yüksekliği 2150 metredir. Dağın yamaçlarındaki anıtsal heykeller, Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrı ve atalarına adadığı müthiş yapılardır. Bölge ayrıca 1988 yılında Milli Park ilan edilmiştir.
Nemrut Dağı, listeye “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Bu ilginç yapıları görmek için en kısa sürede Adıyaman’a otobüs veya uçak seferlerimizle gidebilirsiniz.
Hieropolis-Pamukkale – 1988
Türkiye’den listeye “karma varlık” olarak giren iki varlıktan biri Hieropolis ve Pammukkale travertenleri. Denizli’de bulunan bu varlıklardan Pamukkale travertenleri, gerçekten dünyada görülmesi gereken en müthiş alanlardan biri. Bolca kalsiyum ve karbonhidrat içeren suyun hava ile temas edip oksijen sayesinde karbondioksit ve karbonmonoksitin uçması, kalsiyum karbonatın çökmesi sonucunda ortaya çıkan bu yapılar, küçük şelaleleri andırıyor. Adı geçen yapılar yalnızca bugünlerde değil tarihte bu yöreyi elinde bulunduran birçok millet tarafından hayretle izlenmiştir.
Aynı bölgede yer alan Hieropolis antik kenti Hristiyanlar için kutsal kabul edilen mekanlardan biri. Kentte birçok tarihi dini mekan bulunuyor. Bergama Krallığı döneminde kurulduğu düşünülen bu pek değerli kent, travertenleri ziyaret ederken kesinlikle gitmeniz gereken bir mekan.
Hieropolis-Pamukkale, belirtildiği üzere listeye “karma varlık” olarak girmiştir.
Siz de hem kültürel hem de doğal bir mucize olan bu mekanı görmek için en kısa sürede Denizli’ye otobüs ve uçak seferlerimizle gidebilirsiniz.
Xanthos-Letoon – 1988
İsa’dan önce 3000’li yıllara kadar tarihinin olduğu düşünülen Xanthos antik kenti Likya’nın en önemli kentiydi. Bugün Muğla-Antalya sınırına yakın bir yerde bulunan kent, bir dönem Doğu milletlerinden Perslerin egemenliğindeyken büyük yangın yaşamış. Bu yangında kentte neredeyse taş üstüne taş kalmamış. Böylesi bir felakete rağmen kent yeninden inşa edilerek Likya’daki önemli görevini tekrar üstlenmiş.
Letoon, arkeolojik araştırmalar ve kalıntılar incelendiğinde görülüyor ki bir dönemin özellikle dini açıdan pek önemli bir kentiymiş. İsa’dan önceki dönemde 700’lü yıllarda ilk yerleşmelerin gerçekleştiği düşünülen bu kent de Xanthos kadar olmasa da Likya’nın çok önemli bir kentiydi.
Xanthos ve Letoon antik kentleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Siz de bu iki antik kente yakın bölgelerdeki otogarlar ve havalimanlarından ulaşım sağlayabilirsiniz! Antalya ve Muğla’ya uçak ve otobüs seferlerimiz bulunmaktadır.
Safranbolu – 1994
Bugün Karabük ilinin bir ilçesi olan Safranbolu, geleneksel müthiş mimarisi ile tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Bu güzel ilçe genel anlamda eski Osmanlı dönemi tarzındaki evleri ile ünlüdür. Kent, Orta-Doğu-Batı Anadolu bölgelerin ortasında yer alıyor. Bu da elbette, tarihte kentin pek değer görmüş olması sonucunu doğuruyor. Safranbolu gerçekten çok eski dönemlerden beri yerleşme alanıdır. Kentin tarihi, İsa’dan önce 3000’li yıllara kadar gider. Ana Sayfaros’un yazdığı İlyada destanında “Paflagonya” denilen bölge, bugünkü Safranbolu’nun bulunduğu yerdir.
Her tarafa dökülen çimentodan dolayı yok olan yeşillik, korkunç yükseklikteki gökdelenlerden dolayı görülemeyen gökyüzü… Gerçekten bugünün sözde modern mimarisi Türkiye’de özellikle değerli kentlerdeki eski Türk mimari yapısını yok etmiş bulunuyor. İşte böylesi bir ortamda Safranbolu, eski kent mimarimizi yansıtması açısından herkesin ziyaret etmesi gereken bir şehir.
Safranbolu, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Siz de Safranbolu’ya otobüs ve uçak seferlerimiz ile gidebilirsiniz.
Truva Arkeolojik Alanı – 1998
Bugün Çanakkale sınırları içerisinde yer alan Truva arkeolojik alanı, Ana Sayfaros’un çok değerli İlyada destanında geçen “Truva Savaşı”nın yapıldığı bölgedir. Yaşantının İsa’dan önce 3000 yılına kadar olduğu düşünülen bugünün arkeolojik bölgesi, bir dönemin çok büyük kenti olan Truva, Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilmiştir. İşte bu keşif, bölgenin yaşadığı en kötü olaylardan birine neden olmuştur. Öyle ki keşiften sonra bölgedeki birçok eser yurtdışına kaçırılmıştır.
Truva arkeolojik alanı, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Truva bölgesini ziyaret etmek için Çanakkale ve çevre illere otobüs ile uçak seferlerimiz…
Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi – 2011
Osmanlı İmparatorluğu zamanında II. Selim döneminde Türk tarihinin en önemli mimarlarından biri olan Mimar Sinan tarafından yapılan bu camii; Mimar Sinan’ın yaşamının son eserlerinden biridir. Mimar Sinan’ın söz konusu eser hakkında “ustalık eserim” der. Kendi döneminin müthiş yapıtlarından olan bu şaheser, bugün bile hayranlıkla seyrediliyor.
Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Çatalhöyük 2012
Bugün Konya ili sınırlarında bulunan Çatalhöyük, ilk yerleşmelerin bundan 9000 yıl önce Neolitik Çağ’da gerçekleştiği bir yerdir. Yapılan arkeolojik araştırmalar ortaya çıkarıyor ki Çatalhöyük, özellikle şehirleşme anlamında dünya tarihinde çok önemlidir. İlk şehirleşme ve ev mimarilerinin ortaya çıktığı alanlardan olan Çatalhöyük, insanlık ve birlikte yaşamanın tarihi açıdan incelenmesi adına kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir mekan.
Çatalhöyük listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Bursa, Cumalıkızık – 2014
Bursa, Osmanlı tarihi boyunca önemli bir kent olmuştur. Kente özellikle Osmanlı’nın başkenti olduğu dönemde oldukça fazla önem verilmiştir. UNESCO’nun listesine “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu” olarak giren bu bölge belirli alt alanlardan oluşur. Bunlar şunlardır: Hanlar Bölgesi, Belirli Külliyeler ve Cumalıkızık köyü.
Bursa ve Cumalıkız: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peysaj Alanı – 2014
Bugün İzmir ili sınırları içerisinde yer alan bu bölge, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait katmanları içerisinde barındırıyor. Görüldüğü üzere birçok devlete ev sahipliği yapmış bu bölge, bu devletlerden izler taşıyor. Söz konusu bölge, bu dönemlerin birçoğunda çok değerliydi ancak Bergama Krallığının merkezi konumunda olduğu dönem onun için birçok açıdan daha önemlidir. Bugün içerisinde barındırdığı yapı ve kalıntılar ile Bergama ziyaretçilerini eşsiz bir tarih gezisine çıkarıyor.
Adı geçen alan, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiştir.
Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Pasajı – 2015
Onlarca uygarlık ve devleti kören Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri, bugün tüm orijinallikleri ile ayaktalar! Binlerce yıllık tarihi ile kale, özellikle belirli doğal afet ve beşeri olaylarla zarar görse de restorasyonlarla korunuyor. Hevsel bahçeleri ise, bölgede birçok canlının ihtiyaçlarına cevap veren, insanların tarih boyunca gezip dinlendiği bir alan.
Bu bölge, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Efes – 2015
İzmir’in Selçuk ilçesi sınırlarında bulunan Efes antik kentinde ilk yerleşmeler, İsa’dan önce 9000 ila 6000 yılları arasında başlamıştır. Zamanında bir liman kenti olan Efes limanının Küçük Menderes’in alüvyonları tarafından doldurulmasıyla belirli miktarda karanın içinde kalmıştır. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu alan, Artemis Tapınağı, Celsus Kütüphanesi gibi birçok değerli yapıyı içerisinde barındırıyor.
Efes, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Ani Arkeolojik Alanı – 2016
Bugün Kars merkeze 40-45 km uzaklıkta Ermenistan sınırında bulunan Ani, MÖ 1200-1000 yıllarında ilk ciddi yerleşmelerin gerçekleştiği bir kent. Birçok devlete ev sahipliği yapan Ani’nin tarihteki belki de en önemli özelliği, İpek Yolu’nun Anadolu’ya açılan kapısı konumunda olmasıydı. Bugün harabe şeklinde kimi değerli yapıları barındıran bu mekan kesinlikle ziyaret edilmeli!
Ani Arkeoloji Alanı, listeye “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Aphrodisias – 2017
Aydın’ın Karacasu ilçesi sınırları içerisinde bulunan bu antik kent, MÖ beşinci yüzyılda kurulmuş. Kentin eski dönemde özellikle mermercilik alanında çok geliştiği, söz konusu dönemde yapılan mimariden anlaşılmaktadır. Antik kent bugün Afrodit Tapınağı, Hadrian Hamamı gibi çok değerli yapıları ile ziyaretçilerini bekliyor.
Afrodisias, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Göbekli Tepe – 2018
Tarihte bilinen ilk yapı olarak kayıtlara geçen Göbeklitepe, kazılarda ortaya çıkan yapılarla insanlık tarihine ışık tutuyor. Yapılan araştırmalar Göbeklitepe’nin 12.000 yıllık bir tarihinin olduğu düşünülüyor. Göbeklitepe’den insanlık tarihine ilişkin birçok veri elde edildi. Bunlardan en önemlileri de insanlığın inanç meselesi ile ilgiliydi. Özellikle adı geçen bölgede bulunan anıt, inanç tarihinin ne denli uzun olduğunun da açık kanıtıdır.
Şanlıurfa sınırları içerisinde bulunan bu tarihi mekanın kimi eserleri; Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.
Mekan, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Arslantepe Höyüğü – 2021
UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne Türkiye’den giren son miras, bugün Malatya il sınırları içerisinde yer alan Arslantepe Höyüğü’dür. İlk yerleşmelerin İsa’dan önce 5000 yılında gerçekleştiği bu mekan, zamanında bölgesinin önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Bugün insanlık tarihinin anlamlandırılması için diğer pek çok yerlerim alanı gibi önemli olan bu mekanı kesinlikle ziyaret etmelisiniz!
Arslantepe Höyüğü, UNESCO’nun listesine “kültürel varlık” olarak girmiş bulunuyor.
Okumaya devam et...